Hepimiz Imelda'yız!
Biz kadınlar zor olan ne varsa severiz. mesela zor erkekleri severiz illa ki canımızı yakacak. Aşağı düşme tehlikesine rağmen duvar sileriz, cam sileriz çünkü evimiz mükemmel olacak. En zoru da annelik sanırım, anne olma duygusunu severiz,, bütün gün enerjimizi çalan o küçük canavarlarla uğraşmak bize mutluluk verir. Çünkü biz kadınız zor olan her şey bizim işimiz, bizim sevdamız.
Platform ayakkabının tarihi 18. yüzyıl Avrupasına kadar dayanır. zamanın hatunları yerdeki pislik ve çamurlardan ayaklarını korumak amacıyla platform ayakkabıları giymeye başladılar. peki sonra ne oldu? sokaklarımız artık temiz. yerden 10 santim yukarıda yürümeye ihtiyacımız var mı? yok.. Peki havada yürümek bu kadar zorken bizim yüksek topuklu ayakkabı sevdamızın kaynağı ne? Zoru sevmek. bütün evin yükünü, çocuklarının ve kocasının bakımını üzerine alıp aynı zamanda çalışan ve kendine bakan bir canlının bütün gün havada yürümesine, hatta o ayakkabılarla salınabilmesine şaşırmamak gerekir.
''ayakkabı satın alma bağımlılığı'' sizi bilmem ama bende var. Alışverişe pantolon almak için çıkmış olsam da, belki ucuza ayakkabı bulurum diye tüm ayakkabıcıları gezerim. günün sonunda pantolonla değil ayakkabıyla eve dönerim. ''dost başa düşman ayağa bakar'' atasözünü biraz fazla ciddiye almışım sanırım.
Imelda Marcos ile tanışmam annem sayesinde oldu. Ordan burdan çıkan ayakkabılarımı gördükçe annem ''sen Imelda Marcos musun kızım'' demeye başladı. Kim bu İmelda Marcos? Filipinler'in eski diktatörü Ferdinand Marcos'un eşi. Namı değer ''demir kelebek''. 2.700 çift ayakkabısıyla tam bir ayakkabı koleksiyoncusu. Şuanda bu ayakkabıların bir müzede sergilendiğini duymuştum.
Christian Louboutin ayakkabılarının ayrıcalıklı olduğunu düşünürüm. parlak, kırmızı lake tabanlarıyla imzalı ayakkabılar. Bu Fransız tasarımcıya dikkat çekmek istedim.
Bol ayakkabılı uzun ve sağlıklı yaşam dileğiyle.... :)